Kelime | Karşılığı | Örnek Kullanım |
Akmandırık | Yeşil olarak veya börekte kullanılan bir tür karahindiba. | Akmandırık kazmaya gidelim mi? |
Akya hürüvetliğine | Çok yeteneklisin | Bunu sen mi yaptın? Akya hürüvetliğine! |
Alagabak | Alakarga | Öyle bir kar yağdı ki alagabaklar kapımızın dibine kadar geldi. |
Anılçı Zere | Zira | - |
Ars | Gelincik | Ars en taklacı güvercinimi yemiş! |
Berenari | Gelişigüzel, baştan savma yapılan | Eşeğin yükünü berenari sarmış, küfeler yola devrildi. Bütün kavunlar etrafa saçıldı. |
Cıccırılıyan Guşu | Karabaşlı Çinte | - |
Ebermek | Getirmek. Genellikle getir gel yerine eberge (eber gel) şeklinde kullanılır. | İki de kaşık eberge. |
Gıncırdık | Eskiden düğünlerde özellikle genç kızların eğlence amaçlı kullandığı bir tür döner tahterevalli. | Gıncırdığın sesi gelmeye başladı. Hadi biz de gidelim. |
Goğsak | Yumuşak, kaba, dayanıksız. | Onca yağmurdan, kardan sonra toprak iyice goğsamıştır. |
Heleşe | Sohbet. Özellikle kadınların sokakta kapı önlerinde bir araya gelip oturarak sohbet etmesi. | O köşenin heleşesi eksik olmaz. |
Hileşeri | Dengesiz, ayarsız. | Demliği hileşeri koymuşsun her an devrilebilir. |
Horata etmek | Gürültü, patırtı. Şaka. | Benimle horata etmeden duramıyor. |
Hozuyu | Yabancı Memleket | Hozuyudan gelen biri bunu komik bulur. |
Iskıran | Hamur bezesi kesmekte kullanılan spatula benzeri demir gereç. | Iskıran, senit hepsi hazır sen ateşi yak. |
Itmır Gıtmır | Öte beri, şundan bundan | Itmır gıtmır yemekten karnım acıkmadı daha! |
İlkmek | Biriktirmek | |
Kındım | Saz, Bağlama | Kındım çalabiyiyor musun sen? |
Mırığı Eğri | Keyfi yerinde olmayan, üzüntülü | Bugünlerde mırığı eğri, ne sorunu var acaba? |
Nanaşdı | Nişasta | Muhallebinin nanaşdısı çok olmuş. |
Nassı Kerek | Her ne şekilde olursa olsun | Yemek soğumuş veya sıcak farketmez, nassı kerek yerim. |
Nerdek | Salça | Nerdeğe bir sürü güve düşmüş! |
Padı | Taraça, damın veya çatının kenar kısımları | Dikkat et de yunga yaparken padıdan düşme! |
Sarı Galle | Sincap | Sarı galleler bize ceviz bırakmamış. |
Saykalanmak | Oyalanmak, boşa vakit geçirmek | Yapacak iş yok saykalanıyorum. |
Setikan | Bir tür çelik çomak oyunu. | Karahallı sokaklarında setikan oynayan çocukları, genç kızları göremezsiniz artık. |
Şaşanlamak | Aciz, güçsüz ve bir şey yapamaz hale gelmek/düşmek. | O şaşanlamış artık. Tarlaya da gidemez oldu. |
Tengebongaz kılmak | Takla atmak | Bu yaşta tengebongaz mı kılayım? |
Tengelenmek | Yuvarlanmak (İkinci e uzatılarak söylenir.) | Tencerenin kapağı tengelendi gitti. |
Teperemeden | Aniden, beklenmedik bir şekilde. | Biz haberini beklerken kendisi teperemeden çıktı geldi. |
Tesik | Çöplük, çöp dökülen yer. (E harfi uzatılarak söylenir.) | Şu tesikte eşinen kimin tavuğu? |
Yunga | Toprak damın yağış suyunu sızdırmaması için sıkıştırmada kullanılan silindir biçimli ve metal saplı taş. | Dikkat et de yunga yaparken padıdan düşme! |
zıypmak | Kaymak. (Kıypmak şeklinde de söylenir). | Her tarafı buz tutmuş; zıypa zıypa geldim. |